işlemek

nsz

1. 运营, 运行, (车船等定期)来往于; 运转, 工作: Bu saat iyi işliyor. 这只表走得很准。Karakoldan çıkarken tramvaylar hâlâ işliyordu. 他从警署出来时, 有轨电车还在运营。Makine işliyor. 机器正在运转。Kamyonlar yeni yoldan işliyor. 新修的路上卡车来来往往。

2. (生意)兴隆: Bu dükkân işlemiyor. 这家店铺生意不景气。

3. (伤口)化脓, 溃烂: Yarası hâlâ işliyor. 他的伤口还在流脓。

4. -e 渗透, 影响, 触及: Su dengin içine işlemiş. 水渗进了驮子。Soğuk iliklerine işledi. 他感到严寒刺骨。Nasıl toplum kişiye işliyorsa, kişi de topluma işlemek ister. 正如社会可以影响人, 人也希望影响社会。

5. -i (按要求)适当处理, 加工; 提炼; 开发, 开采; 耕作: ham maddeleri \işlemek 加工原材料 toprağı \işlemek 耕种土地 Toprağı işleyen, ekmeği dişler. 成́ 有耕耘才有收获。

6. 刺绣: oya \işlemek 绣花边 Canfes bir giysi üstüne çarkıfelek çiçekleri işliyor. 她正在一件缎子衣服上绣西番莲花。

7. 犯(罪), 干(傻事、错事等): intihar \işlemek 自杀 suç \işlemek 犯罪 Bir zamanlar Cui adında bir adam vardı, bu, günün birinde işlediği bir suçtan dolayı Guangdong'a sürülmüştü. 从前, 有一个姓崔的人, 有一天犯了罪, 被充军到了广东。

8. 分析, 研究, 剖析, 讨论: Öğretmen son derste yurt sevgisini işlemişti. 教师在最后一课讨论了爱国的问题。

9. 俗́ 偷, 窃取; 蒙骗, 哄骗, 戏弄: Oğlan daha toy ama, hiç çaktırmadan işliyor. 男孩虽然还很稚嫩, 可偷东西却是神不知鬼不觉。